AÇ GÖZLÜ TÜCCAR

AÇ GÖZLÜ TÜCCAR

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Aç yatıp tok kalkanlarla, tok yatıp aç kalkanlar iç içe. Siz deyin yedi tepeli, ben diyeyim minareli İstanbul’da fakir bir adam yaşarmış. Bu adam, çöpçülük yaparak para kazanırmış. Kazandığı birkaç kuruş ile ekmek alır, ailesinin karnını doyururmuş. Çocuklarıma çok şey yediremiyorum, diye üzülürmüş. Ama gelin görün ki çocuklarının hepsi de topaç gibiymiş Aslında çöpçü İstanbullu değilmiş. Para kazanmak için buraya gelmiş. Yıllarca çalışmasına rağmen ancak birkaç kuruş biriktirebilmiş. Çöpçü, kıyıda köşede biraz parası olduğu için mutluymuş. Ama bir o kadar da üzgünmüş. Eh ne de olsa büyük şehir! Ya paramı hırsızlara çaldırsam diye üzülür dururmuş. Bir gün bu derdini bir çöpçü arkadaşına anlatmış: Ah dostum! Benim bir derdim var. Derler ya mal canın yongasıymış. İşte bende birkaç kuruş para var. Onları çaldıracağım diye gözüme uyku girmez oldu. Çok desen çok değil. Ama yıllardır biriktirdiğim para işte. Çöpçü, arkadaşının bu durumuna acımış. – Buralarda yaşlı bir tüccar yaşıyor. Onun büyük bir kasası var. İstersen konuş, paranı kasaya saklasın.

– Sağ ol dostum. Peki bu tüccarı nasıl bulabilirim? – Arka mahallede oturur. Pembe bir köşk var ya! Her gün önünü süpürürüz. İşte o köşk tüccarın evi. Çöpçü, arkadaşına çok teşekkür etmiş. Sanki üstünden çok büyük bir yük kalkmış gibi rahatlamış İşini bitirir bitirmez pembe köşke gitmiş. – Tüccar efendi, tüccar efendi, diye seslenmiş. Çok geçmeden tüccar kapıyı açmış. Bakmış karşısında bir çöpçü duruyor. “çöpçü benden ne ister?” diye düşünmüş. -Ne istersin çöpçü, diye hemen sormuş. – Tüccar efendi, bir arkadaşım sizde bir kasa olduğunu söyledi. Eh, bende de biraz para var. Rica etsem onu saklar mısınız? Tüccarın gözleri keyifle parlamış. – Hele bir içeri gel, demiş çöpçüye. Çöpçü pembe köşe girmiş. Tüccar önde, o arkada bahçeden geçip eve çıkmışlar. Tüccar başlamış konuşmaya: – Ben çok güvenilir bir insanım, övünmek gibi olmasın.

Birçok insan gelir, benim kasama para koyar. Hiç merak etme. Burası güvenilir bir yer. Çöpçünün gönlü huzurla dolmuş. -Ah tüccar efendi! Bilseniz ne büyük bir iyilik yapıyorsunuz. Eh yıllardır çalıştık. Üç beş kuruş para biriktirdik. Onu da çaldırırsam ne yaparım koca şehirde. Çöpçü parasını güvenle tüccara teslim etmiş. Hiç zaman kaybetmeden oradan ayrılmış. İşine koyulmuş. Gel zaman git zaman, bir gün çöpçü köyüne gitmek istemiş Elinde beş kuruş parası yokmuş. – Neyse ben de tüccara verdiğim parayı geri alırım, demiş. Şimdi gelelim tüccara. Tüccar, İstanbul’un önde gelen zenginlerindenmiş. Her gün parasına para katarmış. Malının hesabını bilmezmiş. Ama sahip olduğu her şeyi düzenbazlığına borçluymuş. Fakir fukaradan aldığı paralara el koyar, insanları kandırırmış. Aslında bakarsanız o kadar çok parası olması bu yüzdenmiş. Zavallı çöpçünün verdiği paraları da bu şekilde harcamış.

Bizim çöpçünün ise gönlü pek rahatmış. Ama çöpçü nereden bilsin büyün parasını kendi eliyle bir düzen baza teslim ettiğini? Karısı sormuş: -Bey, köye gideceksin değil mi ? – Tabii hanım, gideceğim. – O zaman o iyi kalpli tüccardan paramızı al. Köyden dönüşünde tekrar gider verirsin. Çöpçü, karısının dediği gibi yapmaya karar vermiş. – Mademki beş kuruş para yok, o zaman tüccara gideyim. Ondan paralarımı alayım Daha sonra tekrar veririm, demiş. Çöpçü, aklından hiçbir kötü düşünce geçirmeden tüccara gitmiş. Pembe köşkün kapısını çalmış. – Tak tak! Tak tak! Tak tak! Çöpçünün sabrı tükenmek üzereymiş ki içeriden bir tıkırtı sesi gelmiş. “Adam galiba uyuyordu. Rahatsız ettim.” diye düşünmüş. Kapının açılmasını beklemiş. Ama boşuna! Kapıyı açan yok. Çöpçü: – Herhalde yanlış duydum. Evde kimse yok diyerek oradan ayrılmış. Tüccar evdeymiş evde olmasına. Ama çöpçüye paraları geri vermek gibi bir niyeti yokmuş. Çöpçü her gün pembe köşke gelmiş. Defalarca kapıyı vurmuş. Ama pembe köşkün kapısını açan olmamış.

Pembe köşke gidip eli boş döndükçe çöpçünün ümitleri endişeye dönmüş. “Ya tüccarı hiçbir zaman göremezsem.” diye kara kara düşünmüş. Bir gün tam pembe köşkün önünü süpürüyormuş ki tüccarı görmüş. Sevinçten süpürgesini havaya fırlatmış. Neşe içinde oradan oraya zıplamış. Kendi kendine, – Ben de adam hakkında kötü düşünmeye başladım, diyerek suçluluk duymuş. – Tüccar efendi! Sana verdiğim paraları bana geri verir misin, deyince tüccar çöpçüye bakmış – Sen kim oluyorsun? Benden ne hakla para istiyorsun, demiş kaba bir sesle. Çöpçü aklını kaybedecek gibi olmuş. – Ben kim mi oluyorum? Ben sana para veren fakir çöpçüyüm. Tanımadın mı? – Hayır, ben seni tanımıyorum. Zavallı çöpçü perişan olmuş.

– İnsanlar ne kadar aç gözlü, demiş kendi kendine. Ne kadar da zengin olurlarsa olsunlar bir fakirin malına göz dikiyorlar. Çöpçü, dalın dalgın süpürmüş sokakları. Her zamanki neşesi yokmuş. Evinin önünü süpürdüğü zengin yaşlı kadın: – İyi yürekli çöpçü! Canın bir şeye mi sıkıldı, diye sormuş. Zavallı çöpçü başına gelenleri bir bir anlatmış. Hem anlatmış, hem ağlamış. Yaşlı kadın çöpçünün bu durumuna çok üzülmüş. – O tüccarı ben de tanırım. Hırsızlık yaparak zengin oldu. Ama üzülme, mutlaka bir çaresini buluruz, demiş. – Bir çare mi, demiş zavallı çöpçü cılız bir sesle. Nasıl bir çare bulabiliriz ki? – Bak şimdi benim bir fikrim var. Sen yarın sabah tekrar tüccara git. Ondan ilk defa para istiyormuş gibi paranı iste. Ben de orada olacağım. Ben ona mücevherlerimi götürürüm Benim değerli mücevherlerimi görünce senin paranı az görür. Benim yanımda utanır. Sana paranı geri verir, demiş. Zavallı çöpçünün bütün bir gece gözüne uyku girmemiş. – Acaba yarın paramı alabilir miyim, diye düşünmüş durmuş. Bu arada yaşlı kadın, hizmetçisini çağırmış. Ona, – Yarın ben tüccarın evine gideceğim. Sen de benim arkamdan gelir beni çağırırsın, demiş. Hizmetçisi onun ne demek istediğini anlamamış. Yaşlı kadın şaşkın bakışlı hizmetçiye olanları bir bir anlatmış. Sonunda istediği olmuş.

Zavallı çöpçü için çok uzun bir geceymiş. Ertesi gün zengin yaşlı kadın, mücevherlerini yanına alarak tüccarın evine gitmiş. Pembe köşkün kapısını çalmış. – Tak! Tak! Tak! Tüccar pencereden gizlice bakmış. – Bu gelen çöpçü değil, diyerek kapıyı açmış. Karşısında yaşlı kadını görünce sormuş: – Bir isteğiniz mi vardı? Yaşlı kadın: – Tüccar bey! Eşim yolculuğa gitti. Gider gitmez haber yollamış.Beni de yanına çağırıyor. Gitsem bir türlü, gitmesem bir türlü. Gitmeyi ben de istiyorum. Ama gel gör ki bu kadar çok mücevheri nereye bırakacağımı bilmiyorum, diyerek mücevher kutusunu göstermiş. Tüccarın kalbi büyük bir neşe ile dolmuş. Sevinci gözlerinden anlaşılıyormuş. İşte tam bu sırada kapıda çöpçü belirivermiş. Tüccarı ilk kez görüyormuş gibi davranmış. – Tüccar bey, bir süre önce size kasanız da saklamanız için biraz para vermiştim. Şimdi geri verir misiniz? Tüccar bir önceki gün kapısından kovduğu çöpçüye bu defa çok iyi davranmış.

Kendisinin güvenilir olduğunu yaşlı kadına göstermek için çöpçüye parasının hepsini vermiş. – Al bakalım. Paranın hepsi burada duruyor. Ben bu şehrin en güvenilir tüccarıyım. Birazdan hanımefendinin mücevherlerini alacağım. Onları kasaya koyacağım, demiş Çöpçü sevinç içerisinde parasını almış Yaşlı kadın mücevherlerini tüccara vereceği sırada pembe köşkün kapısı çalınmış. – Tak! Tak! Yak! Yaşlı kadının hizmetçisiymiş gelen. Yaşlı kadının kalbi sevinçle dolmuş. – Ne oldu kızım? Nedir bu acelen, diye sormuş. – Hanımefendi, beyimiz seyahatten döndü. Sizi hemen görmek istiyor, demiş hizmetçi. Yaşlı kadın tüccara bakarak, – Eşim dönmüş. Mücevherlerimi burada bırakmama gerek kalmadı. Evet gitmeliyim. Çok teşekkür ederim tüccar bey, demiş. Tüccar, büyük bir şaşkınlık içindeymiş. Ne olduğunu anlayamamış. Ne çöpçü varmış, ne de onun birkaç kuruş parası. Yaşlı kadının mücevherlerini de alamamış. Fakat tüccar kendine oynanan oyunu fark etmemiş. Başkalarının malına göz diktiği için de artık ona kimse güvenmemiş. Kimse inanmamış. Bir süre sonra da bütün malını kaybetmiş.

 

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.