“Beş Oğul, Bir Baba, Bir de Talih Kuşu”
1. Bir Elden Ötekine
Malatya’nın Arapgir ilçesinde yaşayan 78 yaşındaki Mehmet Dede, ömrü boyunca bağ bahçe sürmüş, beş oğlunu da üniversite okutacak kadar çalışkan bir çiftçiydi. Eşi öldükten sonra kalbine düşen yalnızlık, dizlerindeki kireçlenme ile birleşince bakıma muhtaç hâle geldi.
- Hüseyin (en büyük) – Finans müdürü, Düsseldorf
- Kemal – İnşaat mühendisi, Ankara
- İsmail – Otel sahibi, Antalya
- Veli – Emlakçı, İzmir
- Ahmet (en küçük) – Yazılımcı, İstanbul
İlk başta “Elbette biz bakarız” diyen oğullar, eşlerinin fısıldadığı “babana bakmak kolay mı?” cümleleriyle tereddüt etmeye başladı. Mehmet Dede üç ay Hüseyin’de, iki ay Kemal’de, derken bir bavulla şehir şehir dolaşır oldu. Gelinler, “Sofrada tuzsuz yiyor, televizyonu çok açıyor” diye homurdandı; çocuklar “Kokuyor!” diye yakındı.
2. Sevgi Evindeki Son Durak
En sonunda “Baba, sen artık bakımevinde daha rahat edersin” ortak kararı alındı. Mehmet Dede, Arapgir’den getirdiği eski radyosuyla huzurevine yerleşirken, “Demek ki pek de büyümemiş evlatlarım” diye içinden geçirdi, ama ses etmedi.
3. Radyodan Gelen Şans
Huzurevindeki bir cuma akşamı, radyoda Milli Piyango (Lotto) çekilişi anons edilirken görevli hemşire bir bilet uzattı: “Mehmet Amca, geçen hafta geziye giderken almışsın, bak bakalım numaralar tutacak mı?” Numaralar tam isabet etti: 90 milyon TL ikramiye!
Hemşire sevinçten zıpladı; Mehmet Dede ise yalnızca “Allah kerim” deyip seccadesini serdi. Huzurevinin müdürü ertesi gün evlatları aradı. Oğullar, duymaya alışık olmadıkları “90 milyon” kelimesini işitince 24 saat içinde huzurevinin önünde belirdi.
4. “Bizimle Yaşa, Baba!”
- Hüseyin: “Düsseldorf’ta villamızın alt katını sana açtım.”
- Kemal: “Baba, Ankara’da sana özel asansörlü daire aldım.”
- İsmail: “Antalya’da deniz manzaralı oda, hem doktor da var.”
- Veli: “İzmir’de sıcak hava iyi gelir, bak ben seni kıramam.”
- Ahmet: “Baba, start‑up kuracaktım ama sensiz olmaz. Gel İstanbul’a!”
Mehmet Dede gülümsedi, ellerini dizlerine dayayıp ayağa kalktı. “Demek ki bana değil, talih kuşuna sevdalısınız” dedi.
5. Noter Randevusu
Dede, oğullarına randevu saatini bildirdi: “Pazar 10.00, Malatya Noterinde buluşalım.” Hepsi uçak biletlerini aldı, bir an önce miras paylaşılsın istiyordu.
Pazar sabahı noter masasında Mehmet Dede’nin iki belge imzalamak üzere hazır olduğu görüldü:
- İlk Belge – “90 milyon TL’nin 85 milyonu, Malatya’da yapılacak Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi’ne bağışlanmıştır. Geri kalan 5 milyon TL, huzurevinde kalan yaşlıların sağlık ve eğitim giderlerine ayrılmıştır.”
- İkinci Belge – “Beş oğlumun her birine, çocukluk anılarıma dair birer hediye: Hüseyin’e köydeki bakır tencere, Kemal’e babamın eski tesbihi, İsmail’e rahmetli annelerinin çeyizinden kalma masa örtüsü, Veli’ye ilk okuduğum Kur’an‑ı Kerim, Ahmet’e de tıraş aynam verilmiştir.”
Noter mühürü bastıktan sonra oğulların yüzü kül gibi oldu. Hüseyin kekeledi: “Baba, hiç mi pay vermedin?” Mehmet Dede sakince cevap verdi:
“Siz bana bir ömür sevgi yerine üç aylık oda verdiniz;
Ben de size kalbimin kırık ama dürüst aynasını veriyorum.
İhtiyacım olan tek şey huzur, geri kalanı yürek ister paylaşmak.”
6. Son Perde – Geri Dönüş
Mehmet Dede, huzurevindeki odasına döndü. Lottodan kalan kişisel payı yoktu ama yüzünde ilk kez yılların gülümsemesi vardı. Çünkü biliyordu ki bağışladığı merkezde, başka ihtiyarlar “elden ele sürüklenmek” yerine sevgi bulacaktı.
Oğullar ne mi yaptı? Bir süre miras peşinde koştular; ancak şehirlerine dönünce her biri aynaya baktı ve babalarının verdiği aynada kendilerini gördü. Bir zaman sonra sırayla Malatya’ya gidip bakım merkezinde gönüllü oldular. Hüseyin finans bölümünü, Kemal inşaat bakımını, İsmail mutfağı, Veli gayrimenkul düzenini, Ahmet de dijital altyapıyı üstlendi.
Ve yıllar sonra merkez duvarında şu söz asılıydı:
“Bir evlat sevgiyi paylaşmazsa, talih de yüzüne gülmez.” – Mehmet Güneş
Mehmet Dede, hayatının son deminde huzurla gözlerini yumdu. Arkasında para değil, ibret dolu bir vasiyet bıraktı: Sevgi hesapsızdır, bakımı da kazancı da kalpten