Customise Consent Preferences

We use cookies to help you navigate efficiently and perform certain functions. You will find detailed information about all cookies under each consent category below.

The cookies that are categorised as "Necessary" are stored on your browser as they are essential for enabling the basic functionalities of the site. ... 

Always Active

Necessary cookies are required to enable the basic features of this site, such as providing secure log-in or adjusting your consent preferences. These cookies do not store any personally identifiable data.

No cookies to display.

Functional cookies help perform certain functionalities like sharing the content of the website on social media platforms, collecting feedback, and other third-party features.

No cookies to display.

Analytical cookies are used to understand how visitors interact with the website. These cookies help provide information on metrics such as the number of visitors, bounce rate, traffic source, etc.

No cookies to display.

Performance cookies are used to understand and analyse the key performance indexes of the website which helps in delivering a better user experience for the visitors.

No cookies to display.

Advertisement cookies are used to provide visitors with customised advertisements based on the pages you visited previously and to analyse the effectiveness of the ad campaigns.

No cookies to display.

Roj Name

Zeynep, İstanbul’un kenar

Zeynep, İstanbul’un kenar
6,609 views
30 April 2025 - 8:48

Zeynep, sessiz ama meraklı bir çocuktu. Yetimhanenin küçük kütüphanesinde bulduğu eski kitaplar onun en iyi dostlarıydı. Külkedisi, Polyanna, Heidi… Bu hikayeler, ona başka bir dünyanın mümkün olabileceğini fısıldıyordu. Öğretmenleri, Zeynep’in zekasına hayrandı. Matematikteki başarısı, yazdığı kısa hikayeler ve çizdiği resimler, onun sıradan bir çocuk olmadığını gösteriyordu. Ama yetimhanede hayat zordu. Yemekler az, kıyafetler eski, sevgi ise neredeyse yoktu. Zeynep, geceleri yatağında, pencereden sızan ay ışığına bakarak hayal kurardı: Bir gün bir ailesi olacaktı. Onu seven, ona sarılan bir anne, belki bir baba…

Zeynep, İstanbul’un kenar mahallelerinden birinde, gri beton duvarlarla çevrili bir yetimhanede gözlerini dünyaya açtı. Annesini ve babasını hiç tanımadı; ona söylenen tek şey, bir sonbahar gecesi yetimhanenin kapısına bırakıldığıydı. Bebekken sarıldığı battaniyede sadece “Zeynep” yazan bir not vardı. Bu not, onun kimliğine dair tek ipucuydu. Yetimhanenin soğuk koridorlarında, diğer çocuklarla birlikte büyürken, Zeynep’in içinde hep bir boşluk vardı. Kimdi o? Neden terk edilmişti? Bu sorular, çocuk kalbinde ağır bir yük gibi duruyordu.
Çocukluk Yılları: Umut ve Hayal
Zeynep, sessiz ama meraklı bir çocuktu. Yetimhanenin küçük kütüphanesinde bulduğu eski kitaplar onun en iyi dostlarıydı. Külkedisi, Polyanna, Heidi… Bu hikayeler, ona başka bir dünyanın mümkün olabileceğini fısıldıyordu. Öğretmenleri, Zeynep’in zekasına hayrandı. Matematikteki başarısı, yazdığı kısa hikayeler ve çizdiği resimler, onun sıradan bir çocuk olmadığını gösteriyordu. Ama yetimhanede hayat zordu. Yemekler az, kıyafetler eski, sevgi ise neredeyse yoktu. Zeynep, geceleri yatağında, pencereden sızan ay ışığına bakarak hayal kurardı: Bir gün bir ailesi olacaktı. Onu seven, ona sarılan bir anne, belki bir baba…
On yaşına geldiğinde, bir aile Zeynep’i evlat edinmek istedi. Kalbi umutla doldu. İlk kez bir yuvaya sahip olacaktı. Ancak bu mutluluk kısa sürdü. Evlat edinen aile, Zeynep’i sadece devletin verdiği maddi destek için istemişti. Evde ona hizmetçi gibi davranıyorlardı. Zeynep, gece yarıları gizlice ağlarken, bir kez daha terk edilmiş hissetti. İki yıl sonra, aile onu yetimhaneye geri gönderdi. “Bu kız bize fazla geliyor,” dediler. Zeynep’in kalbi o gün bir kez daha kırıldı.
Gençlik: Mücadele ve Direnç
Zeynep büyüdükçe, içindeki umut yavaş yavaş öfkeye dönüştü. Neden hep o terk ediliyordu? Neden kimse onu gerçekten sevmiyordu? Ama pes etmedi. Yetimhaneden ayrılacağı gün, 18 yaşına bastığında, elinde sadece bir valiz ve birkaç eski kitap vardı. İstanbul’un kalabalığında yapayalnızdı. Bir pastanede garsonluk yapmaya başladı. Gündüzleri çalışıp, geceleri ise açık lise derslerine hazırlanıyordu. Üniversite hayali, onun için bir ışık gibiydi. “Eğer okuyabilirsem,” diyordu kendi kendine, “kimseye muhtaç olmam.”
Pastanedeki müşterilerden biri, Zeynep’in hikayesini öğrenip ona burs buldu. Zeynep, bu fırsatı kaçırmadı. İstanbul Üniversitesi’nde edebiyat bölümüne girmeyi başardı. Ama hayat hâlâ ona kolay davranmıyordu. Hem okuyup hem çalışmak zorundaydı. Yurt odasında, sabaha kadar ders çalışırken, bazen açlıktan midesi guruldardı. Yine de Zeynep’in gözlerinde bir ateş vardı. O, hayatta kalmayı değil, gerçekten yaşamayı istiyordu.
Aşk ve Kırık Kalpler
Üniversite yıllarında, Zeynep’in hayatına Ali girdi. Ali, aynı bölümden bir öğrenciydi. Güler yüzlü, anlayışlı ve Zeynep’in yaralarını gören biriydi. İlk kez biri, Zeynep’i gerçekten dinliyor, onun hikayesine değer veriyordu. Zeynep, Ali’ye âşık oldu. Onunla geçirdiği her an, çocukluğunda özlediği sevgiyi hissettiriyordu. Ali, Zeynep’e bir defter hediye etti ve “Senin hikayeni yazmalısın,” dedi. “Dünya seni tanımalı.”
Ama mutluluk, Zeynep’in hayatında hep kısa sürüyordu. Ali’nin ailesi, Zeynep’in yetimhanede büyüdüğünü öğrenince ilişkiye karşı çıktı. “Bizim oğlumuza layık değil,” dediler. Ali, ailesine karşı gelmedi. Zeynep’i terk etti. O gün, Zeynep bir kez daha anladı: Sevgi, onun için hep bir hayal olacaktı. Ali’nin hediye ettiği defteri yırttı, ama yazmayı bırakmadı. Acısını, öfkesini, umutlarını kelimelere döktü. Yazmak, onun terapisi oldu.
Yeniden Doğuş
Zeynep, üniversiteyi dereceyle bitirdi. Bir yayınevinde editör olarak işe başladı. Artık kendi ayakları üzerinde duruyordu. Ama içindeki boşluk hâlâ oradaydı. Bir gün, çalıştığı yayınevine gelen bir mektup her şeyi değiştirdi. Mektup, Zeynep’in annesinden geliyordu. Kadın, Zeynep’i doğurduğunda sadece 16 yaşındaydı ve ailesi tarafından reddedilmişti. Zeynep’i yetimhaneye bırakmaktan başka çaresi olmadığını yazmıştı. Şimdi, yıllar sonra, kızını bulmak istiyordu.
Zeynep, annesiyle buluşmaya karar verdi. Karşılaştıklarında, ikisi de gözyaşlarına boğuldu. Annesi, Zeynep’e sarılıp, “Seni hiç unutmadım,” dedi. Ama Zeynep’in kalbi karmakarışıktı. Yıllarca hissettiği terk edilmişlik, bir anda silinmezdi. Yine de annesiyle yavaş yavaş bir bağ kurmaya başladı. Bu, onun için bir kapanış değil, yeni bir başlangıçtı.
Bugün: Zeynep’in Zaferi
Zeynep, 30 yaşına geldiğinde, kendi hikayesini bir romana dönüştürdü. Kitabı, Türkiye’de çok satanlar listesine girdi. Okuyucular, Zeynep’in acılarından, mücadelelerinden ve direncinden ilham aldı. Zeynep, artık sadece bir yetim değildi; o, milyonlara umut veren bir sesti. Bir gün, bir imza gününde, bir genç kız Zeynep’e yaklaştı ve “Sizin hikayeniz beni hayatta tuttu,” dedi. Zeynep, o an, tüm acılarının bir anlamı olduğunu hissetti.
Zeynep’in hikayesi, bir peri masalı gibi mutlu sonla bitmedi. Hâlâ geceleri yalnızlık hissettiği oluyordu. Ama o, kendi masalını yazmıştı. Terk edilmiş bir bebekten, kendi yolunu çizen güçlü bir kadına dönüşmüştü. Ve belki de en önemlisi, Zeynep, sevgiyi başkalarına verebilmeyi öğrenmişti. Çünkü o, sevginin, sadece alınacak bir şey değil, verilecek bir hazine olduğunu anlamıştı.

GÜNLÜK HABER AKIŞI
Gazi Yaşargil
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Kırkından Sonra
GÜNLÜK HABER AKIŞI
İddia böyle
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Eski eşi
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Pinar
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Dört Milyon
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Gazi Yaşargil
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Kırkından Sonra
1 / 10

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları rojname.net kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.