ULUS BAKER

ULUS BAKER

7 Dil Bilen, Türk Filozof..
10 yıldır aralıksız okuduğum,
okumaktan öte aşık olduğum
bir dahiden bahsedeceğim…

ULUS BAKER…
Düşüncelerime yön veren
yüce bir Türk filozof…
Bir dahi, yazar, eleştirmen, sosyolog, çevirmen, ODTÜ öğretim üyesi…
7 dili anadili gibi bilirdi.
Muhteşem bir Türkçesi vardı…

ODTÜ Sosyoloji Bölümünden mezun olduktan sonra aynı üniversitede öğretim üyesi olarak dersler vermeye başladı.
Fransız, Alman, İtalyan ve Rus öğrencilerinden sorularını kendi dillerinde sormalarını ister ve o dillerde cevap verirdi.
Sosyoloji, Felsefe, Sinema, Tarih, Müzik ve Matematik alanlarında olağanüstü bir bilgi birikimi ve anlatım gücüne sahipti..
Sinema üzerine yaptığı eleştiriler halen Avrupa Üniversitelerinde ders olarak okutulmakta…

Deleuze, Hegel, Spinoza’dan çeviriler yaptı.
Spinoza’yı o kadar çok okudum ki ondan sonunda beni de Spinozacı etti.
Saçı başı dağınıktı.
Yakın dostları uyarmasa günlerce duş almazdı. Kıyafet alırken beden numarasına bakmazdı.
Aynı kazağı yıllarca giydi.
Dirsekleri delik olurdu.
Pantolonu kendine daima bol gelirdi.
Sokaklarda yatan şarapçılardan hiç farkı yoktu.
Bu dünyaya ait hiçbir şeye önem vermedi.
Gözlüğünün bir camı düştüğünde ‘’Yahu Ulus gözlüğünün camı düşmüş değiştirsene’’ diyenlere
‘’O benim sağlam gözüm zaten niye değiştireyim ki’’ dedi ve yıllarca tek camlı gözlükle yaşadı…

Derslerini ciddiyetle dinleyen öğrencilerin dikkati, Ulus hoca gözünü kırık yerden ovuşturunca bozulurdu. Sonra gözlüğü düştü ve ortadan kırıldı. Yenisini almadı selobantla tutturdu.
Yamuk gözlükle yaşadı bir süre.
Sinüziti vardı.
Yağmurlu havaları sevmezdi.
İki kedisi vardı.
İkisinin ismini de ‘’Spinoza’’koymuştu.
Sakin ve mütevaziydi.
Yemeği biri hatırlatırsa yer,
kahveyi elinden düşürmezdi.
Sürekli votka ve samsun 216 içerdi.
Bir ders boyunca bir paket sigara bitirdiği olurdu. Kahvaltısı biraydı…

Fakat bu adam konuşmaya başladıktan sonra profesörler dahil herkes susardı. Psikanalizin teorik, mantıksal, epistemolojik açmazlarını onun kadar başarılı hiç kimse betimleyemedi.
10 yıldır Youtube’daki seminerlerini izlerim. Felsefeye azıcık merakınız varsa her şeyi bırakıp izleyin.
Sizi alıp uzun bir süre geri gelemeyeceğiniz bir yere götürecek.
Pantolon kemeri yerine ip bağlardı ama ODTÜ kütüphanesinin kokusu üzerine sinmişti resmen. Okunması gereken her şeyi okumuştu…

Ulus Baker’i bu ülkeden çıkarırsan Sosyoloji ve Felsefe çöker.
Bandista isimli müzik grubu adına şarkı yaptı; ‘’Her Şeyin Şarkısı’’…
Annesi Kıbrıs’lı şair Pembe Marmara’yı kanserden kaybetti.
Ruh bilimci babası Sedat Baker evli sevgilisinin kocası tarafından bir otel lokantasında öldürüldü.
Ulus çocukken Kıbrıs’ta savaş vardı.
Evleri tarandı, babası rehin alındı.
Bütün bu bunalımlardanmıdır bilinmez, elinden kadehi asla düşürmedi. 2007 Temmuz’unun bulutlu bir sabahında 47 yaşında toprağa kavuştu. Dahi bedeni alkole daha fazla dayanamamıştı.
Kıbrıs Lefkoşa’da mezarı var, gidin bir bakın mezarına.
Kendisi gibi sade bir mezarın üstünde votka şişeleri, şiirler, samsun 216 paketleri, albüm kapakları, kitaplar, penalar daha neler neler…

Giderken bir isteği vardı ; ‘’Hüzün geriye kalandır, biraz Blues dinleyin benim için’’ dedi…
Dinliyorum…
Hangi dinin cennetindeysen selam olsun Ulus hocam.
Seni unutturmayacağım…
Siyaset denen illetle kirlenmiş ülkemde bu adamlar unutulurken beyni pislik çuvalından farksız dalkavuklar saatlerce ekranları, meydanları ve zihnimizi kirletiyor.

YORUM ALANI

Yorum Yok
YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.