Bir gün Hz. Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den bir arap, devesi ile Şam’a gelir.
Şam sokaklarında dolaşırken Şamlının birisi Küfe’linin yanına yanaşarak devenin yularından tutup çekiştirmeye başlar;
‘’Bu dişi deve benim ‘’ der.
Küfeli olan devenin sahibi ise;
‘’Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir.’’
demesine rağmen Şamlı halen asılıp bırakmadığı devenin kendisinin olduğunda ısrarcıdır.
Küfeli ne kadar itiraz etse de bir türlü dinletemez.
Münakaşa büyür ve sorun Muaviye’ye intikal eder.
Ahali de olaydan haberdar olur ve meydanda toplanır.
Muaviye’ de meydana gelir ve ahaliye sorar; ‘’Ey ahali, bu dişi deve Şamlınındır değil mi?’’
Ahali hep birlikte bağırır; ‘’ Evet dişi deve Şamlınındır.’’
Küfelinin devesi Şamlıya verilir. Küfeli şaşkın bir vaziyette elinden alınan devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırır;‘’ Ey Küfeli, şimdi beni iyi dinle. Sende bende biliyoruz ki bu deve senindir ve dişi değil erkektir. Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki: Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deve ile erkek deveyi ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen on bin adamı var. Ayağını ona göre denk alsın.’’
Hikayenin doğruluğu yanlışlığı birilerince tartışıla dursun, haklının değil de güçlünün yanında olma eğilimi hep olmuştur. Geçmişte olmuştur, bugün de oluyor, yarında olacaktır.
Alıntı.