Roj Name

William James Sidis

William James Sidis
1,146 views
30 March 2025 - 10:32

William James Sidis’in hikayesi, insan zekasının sınırlarını zorlayan, aynı zamanda trajik bir şekilde potansiyelin nasıl heba olabileceğini gösteren çarpıcı bir öyküdür. 1 Nisan 1898’de New York’ta, Rus Yahudisi göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Sidis, henüz bebekken bile olağanüstü yetenekleriyle dikkat çekti. Babası Boris Sidis, Harvard Üniversitesi’nde psikoloji ve psikiyatri alanında tanınmış bir akademisyendi ve oğlunun eğitimine büyük bir deney gözüyle yaklaşıyordu. Boris, doğru yöntemlerle herhangi bir çocuğun dahi olabileceğine inanıyordu ve bu teorisini William üzerinde test etmeye karar verdi. Annesi Sarah Sidis ise tıp eğitimini bırakarak kendini tamamen oğlunun gelişimine adamıştı. Bu olağanüstü ebeveynler, William’ı adeta bir bilim projesi gibi yetiştirdi.

William’ın zekası, daha ilk yıllarında kendini göstermeye başladı. Henüz 6 aylıkken bazı kelimeleri telaffuz edebildiği söylenir. 8 aylıkken alfabeyi söktü, 18 aylıkken ise New York Times gazetesini okuyabiliyordu. 3 yaşına geldiğinde Latince öğrenmeye başlamış, 4 yaşında Homeros’un eserlerini orijinal Yunanca metinlerinden okuyabiliyordu. 6 yaşında İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça, İbranice, Türkçe ve Ermenice gibi dilleri akıcı bir şekilde konuşuyordu. 8 yaşında ise kendi icadı olan “Vendergood” adında yapay bir dil geliştirmişti. Matematikteki yeteneği de bir o kadar etkileyiciydi; henüz çocuk yaşta karmaşık problemleri çözebiliyor, kendi teorilerini ortaya koyuyordu. Bu inanılmaz ilerleme, ailesinin yoğun ve disiplinli eğitim yöntemlerinin bir sonucuydu.

11 yaşında Harvard Üniversitesi’ne kabul edildiğinde, William tarihin en genç öğrencilerinden biri oldu. 1910 yılında, matematik profesörlerine ders verecek kadar ileri bir seviyeye ulaşmıştı. 16 yaşında, cum laude (onur derecesi) ile mezun oldu. IQ’sunun 250 ila 300 arasında olduğu tahmin ediliyor ki bu, Albert Einstein’ın tahmini 160 IQ’sundan çok daha yüksek bir seviye. Dahası, yaşamı boyunca 25 ila 40 dil öğrendiği iddia ediliyor; ancak bu sayı kesin olarak doğrulanmamış olsa da, dilbilimdeki yetkinliği tartışılmaz.

Ancak William’ın hikayesi burada bir zaferle devam etmiyor. Genç yaşta elde ettiği bu başarılar, onun hayatını kolaylaştırmadı; aksine, yoğun bir baskı ve toplumsal beklentiyle karşı karşıya bıraktı. Harvard’dan mezun olduktan sonra akademik kariyerine devam etmek yerine, özel hayatını ve özgürlüğünü seçmeye çalıştı. 1919’da, sosyalist görüşleri nedeniyle bir gösteride yer aldığı için tutuklandı. Bu olay, ailesinin de yardımıyla hapis cezasına çarptırılmaktan kurtulsa da, kamuoyunda gözden düşmesine neden oldu. Medyanın sürekli ilgisi ve “dahi çocuk” etiketinden bunalan William, bilimden ve şöhretten uzaklaşmayı tercih etti.

1920’lerden itibaren münzevi bir yaşam sürmeye başladı. Sıradan işlerde çalışarak geçimini sağladı; katiplik yaptı, düşük ücretli memuriyetlerle hayatını idame ettirdi. Matematik ve dilbilimdeki yeteneklerini nadiren sergiledi. 1925’te “The Animate and the Inanimate” adlı bir kitap yayımladı; bu eserinde evrenin termodinamik yasaları ve yaşamın kökeni üzerine teoriler sundu, ancak kitap geniş bir kitleye ulaşmadı. William, bilinçli bir şekilde gölgede kalmayı seçmişti. “Ortadan kayboldu” ifadesi, onun gizemli bir şekilde yok olduğu anlamına gelmese de, kamuoyu önündeki parlak kariyerinden tamamen çekildiğini anlatır.

17 Temmuz 1944’te, Boston’da küçük bir dairede, 46 yaşında beyin kanamasından hayatını kaybetti. Ölümünden sonra, odasında bulunan notlar ve yazılar, onun hala dilbilim ve matematikle ilgilendiğini, hatta alternatif tarih teorileri üzerine çalıştığını ortaya koydu. Ancak ne Leonardo da Vinci gibi sanat eserleri, ne Einstein gibi devrim niteliğinde teoriler, ne de Newton gibi bilimsel buluşlar bıraktı geride. William Sidis, potansiyelinin çok azını realize edebilmiş bir dahi olarak tarihe geçti.

Bu trajik hikaye, “dahi” kavramına bakış açımızı sorgulatır. Zeka, yalnızca doğuştan gelen bir yetenek midir, yoksa çevresel faktörler ve kişisel tercihler bu potansiyeli şekillendirir mi? William’ın babasının deneysel eğitimi onu bir dahi yapmış olabilir, ama aynı zamanda bu baskı, onun hayatının geri kalanında mutsuz bir yalnızlığa sürüklenmesine neden olmuş gibi görünüyor. Belki de William Sidis’in en büyük trajedisi, kendi mutluluğunu bulamadan, başkalarının beklentileri altında ezilmiş olmasıdır. Onun öyküsü, zekanın ölçüsünün sadece başarılarla değil, aynı zamanda bireyin kendi huzuruyla da değerlendirilmesi gerektiğini hatırlatır.

GÜNLÜK HABER AKIŞI
Volkan Konak ve Kızı
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Ramazan biter bitmez başladı
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Eşim beni sevdigini söyledi
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Volkan Konak
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bravo
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Bunu bana. Asıl yaptın…
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Ah Müjgan
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Adam bayağı korktu
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Kaç tane var
GÜNLÜK HABER AKIŞI
Sanat dünyası

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları rojname.net kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.